Sizlerle bir Kızılderili hikâyesi paylaşmak isterim.
Bir Kızılderili köyüne saldırıp, yakıp yıkarlar. Sadece bir dede ve torun sağ kalmıştır. Acı acı enkaza bakıp çaresizce seyretmektedirler köyün yağmalanmış halini. Dede Kızılderili fazla sessizlik içinde kalınca küçük torun sorar: “Dede neler oluyor, neden susuyorsun?” Yaşlı adam cevap verir:
“Dinliyorum, içimdeki kurtların sesini dinliyorum. Biri siyah kurt, diğeri beyaz kurt. Durmadan kavga ediyorlar. Siyah kurt ‘yak, yık, saldır, intikam al’ diye uluyor. Beyaz kurt ise ‘sakin kal, sev, yeniden başla, yapabilirisin’ diye uluyor. İçimde durmadan birbirleriyle savaşıyorlar.”
Torun merakla soruyor: “Peki hangisi kazanacak dede?” Ve yaşlı Kızılderiliden gelen cevap: “Ben hangisini beslersem o kazanacak evlat…”
Evet, kurt benzetmesiyle yapılan bu ikilem, bu savaş hep içimizde var. Başımıza gelen olaylara tepki verirken hangi yanımızla tepki vermek istiyoruz, hangi kurdu beslemek istiyoruz o da bizim bilincimizle vereceğimiz karar. Negatifte olmak ya da pozitifte olmak tümüyle kendi seçimimiz ve sorumluluğumuz.
Beyaz kurdu beslemenin yöntemlerinden biri olumlama yapmak, olumlama (affirmasyon) ya da oto-telkin dikkatinizi pozitife yönlendirecektir. Bu yöntemle gerçekleşmesini istediğimiz cümleleri tekrarlayıp bu emirleri bilinçli zihinden bilinçaltı zihne gönderebiliriz. Onaylamanın pek çok durumda başarıya ulaştırdığı deneyimlerle sabittir. Ancak bazen de işe yaramaz… 21 gün boyunca günde 100 defa tekrar edin şeklindeki öneriler neden işe yaramaz? Çünkü bilinçaltımız itiraz eder hatta reddeder.
Bilinçli zihin: Ben kendime güveniyorum.
Bilinçaltı zihin: Hayır aptal geçen sefer komik duruma düştün tabii ki kendine güvenemezsin” der..
Bilinçli zihin Her gün daha zengin oluyorum.
Bilinçaltı zihin: Hadi ordan zenginlik kim sen kim der
Bu nedenle bilinçaltınız kendisi ile çelişen affirmasyonlar ile çalışmaz. Sadece bilinçaltı zihninizle çelişmeyen affirmasyonlar işe yarar. Öncelikle bilinçaltı zihni ikna etmek ve inandırmak zorundayız.
Şimdi bunun yollarına bakalım :
1 – Onaylama bilinçaltı tarafından inanılır olmalıdır. Tekrar ettiğiniz olumlamaya içinizden itiraz geliyorsa cümlenin sonuna SEÇİYORUM ya da NİYET EDİYORUM ekleyebilirsiniz.
Ben kendime güveniyorum; yerine Ben kendime güvenimi hissetmeyi seçiyorum… gibi
2 – Bilinçaltı kanıt arar. İkna olabilmesi için tekrar ettiğiniz cümlenin kanıtlarını göstermeniz gerekir. Ben kendime güveniyorum diyorsanız mutlaka kendinize güvenerek yaptığınız ve başarılı olduğunuz bir konuyu bilinçaltınıza hatırlatın. Büyük ya da küçük fark etmez kendinize güvenerek gerçekleştirdiğiniz bir durumu hatırlatın.
3 – Onaylama duygularınızı tetiklemelidir. Bilinçaltınız kelimelerden ziyade hislere yanıt verir. Bu nedenle olumlamalarınızda neşe, keyif, rahat, hoş,zevk, şükür gibi sözcükler iş görür. Oluşturduğunuz olumlamanızda kullandığınız sözcüklerin sizde pozitif karşılığı olduğundan emin olun. Pek çok kişide rastlanan bir durumu hatırlatmakta fayda var : bazen herkese pozitif gelen bir kelimenin bilinçaltı karşılığı negatif olabiliyor. Örneğin, neşe kelimesini sesli tekrarladığınızda içinizde uyanan hissi kontrol edin, neşeli insanlarla ilgili negatif bir kayıt yazılmış olabiliyor, sesli tekrarlayarak bu kelimelerin sizdeki karşılığını kontrol etmenizde fayda var. Negatif his uyandıran bir sözcük tüm olumlamanın çalışmamasına yol açar.
4 – Onaylama mutlaka 3 içeriğe uymalıdır. (3 P kuralı : Positive-Present-Personel) Yani olumlamanız, pozitif sözcükler içermeli, şimdiki zamanda olmalı ve kişisel olmalıdır. Ben şişman değilim derseniz zihin otomatik olarak algıda seçicilik yaratacak ve odağınızın şişmanlığa konmasına yol açacaktır. Bunun yerine ‘ben ince olmayı seçiyorum’ denmelidir. Ya da 3 ay içinde zayıflayacağım olumlaması hedefinizi uzağa taşır, bunun yerine ‘her geçen gün zayıflıyorum/inceliyorum/kilo veriyorum’ diyerek şimdiki zamana uyarlanmalıdır. Ve bir olumlama mutlaka kişisel olmalıdır. X beni seviyor doğru çalışan bir olumlama olmaz bunun yerine ‘X’in beni gerçekten sevdiğini hissetmeyi seçiyorum’ diyerek olumlamayı kendiniz için yapmalısınız. Siz başkasının duygularını değil ancak kendi duygularınızı kontrol edebilirsiniz.
5 – Kişisel gelişimle ilgili olumlamalar mutlaka ilerleme içermelidir. Ben kendime güveniyorum yerine ‘ben her geçen gün daha da kendime güvenli oluyorum’ daha uygun bir olumlamadır. Sizin kendinize ne kadar güvenir olacağınızın bir üst sınırı yoktur. Aksi halde zihniniz kendine yeteri kadar güvendiğinizi düşünür. Ve daha fazla bir şey yapmaya gerek duymaz.
6 – Olumlama soru cümlesi ile de yapılabilir. Araştırmalar insan beyninin sürekli soru sorma ve cevap alma durumunda olduğunu göstermiştir. Mesela size “bazı insanlar neden yeseler de kilo almıyorlar?” desem zihniniz hemen bunun cevabını araştırmaya başlar. Bunun gibi kendimize güçlendirici sorular sorabiliriz. Nasıl ? ve Neden ? gibi sorular onlara cevap vermek yerine bizim düşünce kalıplarımızı negatiften pozitife dönüştürecekler.
Örneğin ; “ben kolayca ve sağlıklı olarak ayda 5 kilo veriyorum” olumlaması yerine
“Nasıl bu kadar kolay ve sağlıklı olarak ayda 5 kilo veriyorum.” Veya “ Ayda 5 kilo vermem için neler mümkün? “ sorusuna odaklanın … Kilo probleminiz aklınıza her geldiğinde zihninizi endişe veya kaygıya yönlendireceğinize soru sorarak zihninizi pozitife yönlendirin. Cevap bulmaya çalışmayın, sadece sorun…
İsteklerinizin doğru talep edildiğinde gerçekleşeceğine inanın. Basit ve güvenilir bir teknik olan Olumlama tekniğini kullanın gerisini bırakın. Koşulsuzca seviliyor ve destekleniyorsunuz…
Yeşim Bayraktar