‘’Öfke, zehiri kendin içip, karşındakinin ölmesini beklemektir.’’
Öfke, yaşamımızda direnç gösterdiğimiz durumlarda ortaya çıkan, bastırdığımız, yok saydığımız bir duygunun dışarı vurduğumuz halidir. Bizim gibi nazik ve saygılı davranmıyorlar diye yargıladığımız insanlara öfkeleniriz, haksızlık yapıldığını düşünür öfkeleniriz, beklentilerimiz gerçekleşmediğinde öfkeleniriz, kendimizi yalnız hisseder öfkeleniriz, korkumuzu bastırmak için öfkeleniriz … İçimizi kızgınlık, intikam, umutsuzluk ve suçlama kaplar. Ardından endişe, kaygı ve suçlamaya yöneliriz. Artık tümüyle toksik bir duygusal durumun içindeyizdir.
Bir yandan da öfke içimizdeki gücün açığa çıkmasını sağlar. Öfkelendiğiniz durumlara bakın kendinizi nasıl da güçlü hissederiz değil mi? Haksızlık yaptığını düşündüğümüz birine yumruk atma cesareti öfke duygusu sayesinde gelir. Korkumuza rağmen harekete geçme güdüsünü besler. “Ben sana gösteririm” demeye başlarız için için. Dolayısıyla ne kadar zarar verirse versin öfkeden vazgeçmek istemediğimiz durumlar da yaşarız.
Bazı durumlarda da ezberden öfke yaşarız hiç farketmeden. Annemizin, babamızda kızdığı şeye, biz de hiç farkında olmadan kızmaya başlarız. Trafikte yeşil ışık yanınca önümüzdeki arabayı uyarmak için kornaya basarız. Sabırsızlık kaplar içimizi ama bu bize ait bir duygu değildir.
Oysa öfke duygumuzu fark etmek ve tanımlamak değişim için çok güzel fırsatlar sunabilir. Öfkeyi kendinizi tanımak için bir fırsat olarak görün. Nerede yalnız hissediyorsunuz, nerede savunmasızsınız, hangi durumlarda kendinizi yaralı, kurban, haksızlığa uğramış hissediyorsunuz… bunları fark ettiğimiz her durum dönüşüm için bir fırsattır. Kendimizi daha güçlü ifade etmemiz gereken durumları belirler.
Öfkenizi gözlemleyin, çünkü ondan öğreneceğiniz şeyler var. Kendinize ya da başkalarına öfkelendiğinizde bu duyguyu yok saymayın, bastırmayın ve dışarı vurun, elbette fiziksel şiddete gerek kalmadan kendinizi ifade edin, boşluğa tekme ya da yumruk atın, yastık dövün ve öfkeyi bedeninizden bir şekilde dışarı atın. Önce bedeninizi özgürleştirin, sonra öfke duygunuzun ortaya çıkmasına sebep olan duruma teşhis koyun. İçinizde farkedemediğiniz nasıl bir korku var ki, güce ihtiyaç duyuyorsunuz? Yargı, direnç nedir? Öfkeniz neye hizmet ediyor ? Kazancınız Ne? Bulduğunuz her yanıtla zihninizi özgürleştirin.
Kendinizi, insanları, olayları yargılamak yerine gözlemleyin. Anlamaya ve kabul vermeye çalışın.
Başka insanların yaptıklarını yönetemeyeceğiniz gerçeğini kabul edin. Kabul edin ama hak vermek zorunda değilsiniz unutmayın. Kabulün getirdiği huzur ve denge duygusunu deneyimlemeye başlayın.
Bu konuda çalışmaya karar verdiğinizde bu meditasyonu yapabilirsiniz :
Öfkenin yerini özgürlüğe bıraktığı neşe ve keyif dolu günleriniz olsun.
Yeşim Bayraktar