Kişisel gelişim ve ruhsal büyüme çalışmalarına gönül vermiş pek çok arkadaşım zaman zaman aynı soruyla geliyor bana : Öfkelenmemem gerek değil mi?
Ruhsal büyüme konusunda çalışırken en çok kendimizi yargılarız. Çünkü amaç daha iyi, daha sağlıklı, daha mutlu… olabilmektir. Kendimizi sorgulamak o kadar ciddi bir alışkanlığa dönüşür ki, zamanla kendimizde sürekli bir şeyleri değiştirmek zorunda olduğumuz hissiyle yaşamaya başlarız, bu noktada fark etmemiz gereken çok önemli bir nokta var : normal insani duygularımızı yok edemeyiz. Zaman zaman yaşadığımız olaylarda sıradan insan tepkisi vermemiz çok normaldir. Spiritüel bir insanın öfke, korku, endişe, kaygı gibi duyguları tümüyle silmiş ve temizlemiş olması gerekir gibi düşünce kesinlikle gerçek dışıdır. Bu duyguları ortadan kaldırmak demek insan yanımızı yadsımak demektir. Kişisel gelişim çalışmaları o zaman duygusuz ve duyarsız insan türü yaratırdı.
Yok etmek değil ama yönetebilmek işte asıl öğrenmemiz gereken budur. Negatif enerjiyi besleyen bu duyguları yönetebilmek kazanmamız gereken bir alışkanlık. Yönetmekte zorlandığımız duyguların en başında da öfke geliyor.
Öfkenin bir duygu olarak içimizde var olduğunu kabul edelim önce. Nasıl neşelendiğimizde gülüyorsak, korktuğumuzda da öfkeleniriz. Öfke, yaşamımızda direnç gösterdiğimiz durumlarda ortaya çıkan, bastırmamamız, yok saymamamız gereken bir duygudur. Bizim gibi nazik ve saygılı davranmıyorlar diye yargıladığımız insanlara öfkeleniriz, haksızlık yapıldığını düşünür öfkeleniriz, beklentilerimiz gerçekleşmediğinde öfkeleniriz, kendimizi yalnız hisseder öfkeleniriz… örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bir yandan da öfke içimizdeki gücün açığa çıkmasını sağlar. Öfkelendiğiniz durumlara bakın kendinizi nasıl da güçlü hissederiz değil mi? Haksızlık yaptığını düşündüğümüz birine yumruk atma cesareti öfke duygusu sayesinde gelir. Korkumuza rağmen harekete geçme güdüsünü besler. “Ben sana gösteririm” demeye başlarız için için. Dolayısıyla ne kadar zarar verirse versin öfkeden vazgeçmek istemediğimiz durumlar da yaşarız. Sonuç, somurtan, gergin, mutsuz, stresli, hastalıklarla boğuşan ama güçlü görünen insan modeli.
Oysa öfke duygumuzu fark etmek ve tanımlamak değişim için çok güzel fırsatlar sunabilir. Öfkeyi kendinizi tanımak için bir fırsat olarak görün. Nerede yalnız hissediyorsunuz, nerede savunmasızsınız, hangi durumlarda kendinizi yaralı, kurban, haksızlığa uğramış hissediyorsunuz… bunları fark ettiğimiz her durum dönüşüm için bir fırsattır. Kendimizi daha güçlü ifade etmemiz gereken durumları belirler.
Öfkenizi gözlemleyin, çünkü ondan öğreneceğiniz şeyler var. Kendinize ya da başkalarına öfkelendiğinizde bu duyguyu yok saymayın, bastırmayın ve dışarı vurun, elbette fiziksel şiddete gerek kalmadan kendinizi ifade edin ama hemen ardından öfke duygunuzun ortaya çıkmasına sebep olan duruma teşhis koyun. Yargı, direnç nedir? Gözlemleyin, insanları, olayları yargılamak yerine anlayışa; direnç göstermek yerine kabule geçin. Değişimin getirdiği huzur ve denge duygusunu deneyimlemeye başlayın.
Öfkenin yerini huzura bıraktığı bol kahkahalı günler.
Yeşim Bayraktar