Sevgili Dostlar,
Hepimizin hayatında bir şekilde ortama olumsuzluk saçan kişiler vardır. Onlar gelince sohbet bozulur, birden bire aklınıza negatif düşünceler üşüşür, olumsuz eleştiri yağmuruna tutulur, şikayet dinler, o ana kadar zevkle yaptığınız şeyin tadı kaçar, bazen kendinizi boğulur gibi hissedersiniz. Bu kişiler ailenizde olabilir, iş yerinizde veya arkadaşlarınızın arasında.
Aslında her türlü zorlu ilişki ve duruma bir fırsat kapısı olarak bakmaya çalışmamız gerekiyor. Öğrenmek, gelişmek, yaratıcı çözümler getirmek ve sonunda arınmak için fırsatlar tek tek karşımıza çıkıyor. Tartışmak ya da kaçmak yerine bu durumların bir de olumlu yanını görüp, çözüm getirerek kendi hakkımızda da çok şey öğrenebiliriz. Perspektifinizi biraz değiştirip, bu düşünceye yaklaşmanız sizi derhal rahatlatacaktır.
Bu kişilerden ne öğrendiğinize bakın
Zorlu ilişkilerde karşımdaki insanın hemen bana ne hissettirdiğini sorarım kendime. Bana hangi duyguyu yaşatıyor? Bana hangi gölge yanımı gösteriyor? Şimdi ben kendimi nasıl hissediyorum? Gerçekte rahatsız olduğum ne? Bu zorlu kişinin size hangi duyguyu yaşattığını bulmak gerçekten çok önemli: Sevilmeme? Değersizlik? Güçsüzlük? Esir olma? Yetersizlik? hangisi? Karşınızdaki kişi size güvenmiyor diye içerliyor olabilirsiniz, sizi sevmediğini düşünüyor olabilirsiniz, size değer vermediğini ya da sizi boğuyor, özgürlüğünüzü engelliyor olabilir. Yaşadığınız negatif durumdaki duygunuzu yakalamak çok önemli. Unutmayın bir durumu iyileştirmek için önce teşhis koymak lazım.
Sonra içinizden o kişiye BANA OYNADIĞIN ROLÜ GÖRÜYORUM. VE SANA TEŞEKKÜR EDİYORUM. BU BENİM ………. (sevilmeme, güvenilmeme, değer görmeme, esir olma, yetersizlik vs) DUYGUM. ŞİMDİ HAYATIMDA BU ROLE İHTİYAÇ DUYMUYORUM. BEN …………. (sevgiyi, güveni, değerli olmayı, özgür olmayı, yeterli olduğumu bilmeyi vs) SEÇİYORUM.
Yargılamayın, şefkatle kabule geçin
Mevlana’nın çok sevdiğim bir sözü vardır: Sen ancak sende olanı görürsün.
Karşınızdaki kişi sizi sinir ediyorsa ona bir sıfat bulun ve sonra o sıfatın size de ait olduğunu kabul edin. Biraz zor ama birine gerizekalı diyorsanız siz de bir yerlerde bir gerizekalılık yapmışsınız demektir. Karşınızdaki kişinin davranış modelini yargıladığınız anda EGO dediğimiz şey ayaklanmış ve sizi korumaya almış demektir. Bir kere EGO canlandı mı karşınızdaki kişinin o duruma hangi koşullarla gelmiş olabileceğini, onun ne hissediyor olabileceğini araştırmaz direk tepki vermeye başlarız. Egoyla verdiğimiz tepki, karşınızdaki tarafından aynı tepkiyle karşılanır ve durum hızla karşılıklı bir çatışmaya dönüşür. Böyle durumlarda BANA BİLMEDİĞİM BİR YÖNÜMÜ GÖSTERDİĞİN İÇİN SANA TEŞEKKÜR EDİYORUM diyebilirsek ilk adımı atmış ve karşımızdaki kişiyi olduğu haliyle kabul etmiş oluruz. Böylelikle öfkesiz ve nazik konuşmayı başarabilir ve karşımızdaki kişiye kendimizi daha net ifade edebiliriz.
Üzerinize alınmayın
Bazı durumlarda ise karşımızdaki kişi olumsuz, öfkeli, kırgın davranırken yukarıda bahsettiğim duyguların hiç birini yaşamıyor da olabiliriz. Yani içimizde negatif bir duygu yoktur, bir yargı yoktur, sadece offf ne kadar negatif deriz, bu bir yargı değil gözlemdir. Negatif kişilerin istediği o anda onlarla birlikte onların yaşadığı acıyı yaşamanızdır. Böyle zamanlarda karşımızdaki kişinin olumsuz enerjisine girmemek çok önemlidir. Karşımdaki kişi şikayetleniyor, negatif kusuyorsa içimden direk BU SENİNLE İLGİLİ BENİMLE DEĞİL, BU ENERJİNİN DIŞINDA KALMAYI SEÇİYORUM diyorum, tavsiye ederim işe yarıyor.
Onu böyle kabul ettim diyerek olumsuz davranışlardan kaçmadığınızdan emin olun
Her ne kadar yukarıda şefkatle kabul etmeyi ve üzerinize alınmamayı önerdiysem de, kaba, haksız, düşüncesiz davranışlar kabul edilemez. Bu gibi durumlarla başa çıkmayı ve kaçmamayı öğrenmeliyiz. Kaçmak sadece o tavırların devamına yol açıyor. “O hep böyle”, “onun karakteri bu”, “o yaşlı”, “o daha çok genç” gibi bahaneler bu kişilere onların tavırlarını onayladığımızı gösterir. Burada kilit nokta o kişileri yargılamamaktır. Bununla birlikte, yapabileceğiniz şey onlara sizi “nasıl hissettirdiklerini” sakince ve şefkatle iletmektir. Kendi duygularınızdan bahsetmek ortamı yumuşatır. Karşı tarafa “sen kötüsün, sen bencilsin, sen…” diyerek egolarına saldırmak yerine , “bana kendimi iyi hissettirmiyorsun ve ben bu durumu çözmek istiyorum” derseniz karşınızdaki kişiyi de düşünmeye ve sakinleşmeye davet etmiş olursunuz. Onların iç değişimini onlar için siz yapamazsınız ama değişmeleri gerektiğine dikkatlerini çekebilirsiniz
Uzaklaşın
Yukarıdaki bütün önerileri denediniz. Enerji çalışmanızı yaptınız, sevgi gönderdiniz, konuştunuz, şefkatle yaklaştınız ama, pek başarılı olamadınız. Bazen sürekli enerjinizi düşüren insanların hiç değişmediğini ve inatla oldukları yerde saydıklarını görebilirsiniz. Onlarla dostluk ya da birlikte çalışma dengesi her zaman biraz bozuk ve boğucudur. Bu durumda belki de hayatınıza o kişi olmadan devam etmeniz yerinde olacaktır. Bazen birilerine ‘portakal orda kal’ demeyi başarmak gerekir. En son çözüm, onları sevgiyle salıvermek, gitmelerine izin vermek ya da kalkıp gitmeyi başarmaktır. Artık yapabileceğiniz hiç bir şey olmadığına gerçekten inanıyorsanız, ne yapmanız gerektiğini size başkası söyleyemez. Size en doğru yanıt kalbinizden gelecektir.
Yaşadığınız tüm ilişkilerde kalbinizin huzurla dolması dileğiyle.
Yeşim Bayraktar